4857 sayılı İş Kanunu’nun getirmiş olduğu önemli yeniliklerden biri de alt işveren kavramı ile asıl işveren alt işveren ilişkisidir. Bu konudaki yasal düzenleme, İş Kanunu’nun 2/6-7. maddesi, şu şekildedir;
“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez. “
Aynı şekilde Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 4. maddesi ile de asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları açıklanmıştır.
Bu kapsamda daha yalın bir şekilde ifade etmek gerekirse, bir işyerinde yürütülen üretime ilişkin yardımcı işlerin veya uzmanlık gerektiren asıl işin bir bölümünün başka bir kişi tarafından kendi işçileri kullanılmak suretiyle yürütülmesi halinde anılan yardımcı işlerde işçi çalıştıran kişiye alt işveren denilmektedir. Ancak alt işveren asıl işveren ilişkisinin kurulabilmesi bazı şartlara bağlanmış olup, anılan şartlar ise aşağıdaki şekildedir;
Bu şartların varlığı halinde işyerindeki işin bir kısmının alt işveren ilişkisi çerçevesinde yürütülmesi mümkündür. Bir işyerinde asıl işveren alt işveren ilişkisi var olsa ve bir işçi alt işveren işçisi olarak işi yürütmüş olsa dahi, kanun koyucu tarafından işçi yararı yönünden yapılan düzenleme ile bu işçilerin ödenmeyen ücret ve diğer işçilik alacaklarından asıl işvereni de alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu tutmuştur.
Aslında alt işveren, işverenden eser sözleşmesi veya başkaca bir sözleşme ile iş alan ayrı bir işveren olmasına rağmen, kanun koyucu tarafından işçilerin alacaklarının alınamaması tehlikesine karşılık, işçiyi korumak amacı ile işçilik alacaklarından o işten menfaat elde eden asıl işveren de sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle alt işveren işçisi konumunda olan işçi tarafından, herhangi bir zarara uğranılması veya işçilik alacaklarının alınamaması durumunda istenilen işverene başvurulup zararın giderilmesi istenebilir. Asıl işverenin alt işverene karşı rücu hakkının olup olmadığı ve varsa bunun ölçüsü ise hakim tarafından takdir edilecektir.